banner564

Tehlike var

Değirmenlik bölgesinde yaşayan vatandaşlar, Beşparmak Dağları’nın oyulmasına ‘dur’ diyecek makam arıyor

 Tehlike var
banner598
Pelin YÜKSELAY
   Kuzey Kıbrıs’ın en güzel bölgelerinden olan Değirmenlik ve civarı köylerde yaşayan vatandaşlar, Taş Ocakları’nın faaliyetlerinden, özellikle de Beşparmak Dağları’nınn oyulmasından dolayı büyük bir rahatsızlık yaşıyor.
   Hemen hergün çok sayıda turist ağırlayan Kalavaç Köyü’nün Muhtarı Ömer Meraklı da, bölgede bir mağara bulunduğunu, yabancıların buna büyük ilgi gösterdiğini belirtirken “buraya gelen herkes doğaya hayran kalıyor. Tek şikayetleri dağların oyulmasıdır” dedi.
Diyalog Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar ile Diyalog TV Haber Müdürü Aytuğ Türkkan’ın moderatörlüğünden her hafta bir köyde çekilen Halk Meclisi programı geride bıraktığımız hafta da Değirmenlik’teydi. 
Değirmenlik’in sırtını yasladığı Beşparmak Dağları’ndaki taş ocaklarının eleştirildiği programda bölgenin eko turizm olarak değerlendirilmesine vurgu yapıldı. 
Müzakere sürecine yönelik Değirmenlik bölgesinin verilip verilmeyeceği konusundaki sıkıntıların da konuşulduğu programda, köy ve bölgesel sorunların yanı sıra Değirmenlik dağyolunda yaşanan feci trafik kazasının yarattığı üzüntü de damga vurdu. 
Sosyal Aktivite Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe Değirmenlik Belediye Başkanı Osman Işısal, UBP Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre, SDP Başkanı Tözün Tunalı, bölge muhtarları ve köy sakinleri katıldı. 

Osman Işısal (Değirmenlik Belediye Başkanı): Değirmenlik bölgesi 4 köyden oluşuyordu, 2008’teki belediyeler reformu dışında 14 köy daha bağlandı ve sayımız 18’e yükseldi. Ben bu görevde üçüncü dönemdeyim. Son 6 yıldır elde edilen gelirlerle yatırımları sürdürüyoruz. Türkiye’den gelen su bölgemizin yarısına verildi. Gitmeyen bölgelere de bizim Beşparmaklardan gelen su vasıtası ile su veriliyor. Bölgemizde büyük baş hayvancılık ve çiftçilik yaygındır.  Tabii kamuda çalışan insanlar da vardır. Hayvancılık bölgesinde belediye kendi imkanlarıyla yatırımlar yapmaya çalışıyor.  Ayrıca köylerimize spora çok önem verdik. Gençlerin kahve köşelerinden ve kötü alışkanlardan uzak durması için spora yatırım yaptık. Halı sahalar yaptık köylerimize.  Ayrıca iki adet de sentetik saha yaptık.

Zorlu Töre (UBP Milletvekili): Rumlar Değirmenlik bölgesini istiyor. Rumlar bir ayda alternatifli 5 harita yayınladı, birinde Değirmenlik de olacaktır mutlaka. Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı düz bir çizgi olacak diyor. Yüzde 29.2’ye indi, 75 bin Rum’un geleceği anlaşılıyor. Bu halkın yeniden göçmen olacağı anlamına geliyor ve bu doğru değildir. 1963-1974 arası 4 defa göçmenlik yaşadık biz ve sonunda bu bölgeye yerleştik. Allah’a şükür özgürüz artık. Devletimiz var Türk askerinin güvencesi altındayız. Türkiye buradadır. En büyük güvence budur. 

Tözün Tunalı (SDP Başkanı): Değirmenlik köyünün üzeri bembeyazdır. Bu taşocakları kimlere verildi, bir araştırılıp bakılsın. Kimler nemalanıyor. Biz Sayıştay raporlarına baktık ve 42 dosya bulduk. Trilyonlarca TL gitti, Başsavcı’ya, Emniyet Müdürü’ne gittik, hesap sormaya çalıştık ama bugün oldu netice yok. 3 milyon TL’lik suiistimal oldu. Ne oldu, hiç! Bu düzen böyle devam ettiği süre içerisinde kimse kimseden hesap sormuyor. KKTC halkının özel bankalara 16 milyon TL borcu var. Kim yaptı bu borcu; hükümetler? Böl parçala yönet mantığıyla bugüne geldik ama bundan sonra bu memlekette bir değişim olması lazımdır. Parti rozetine bakmaksızın meclise kimi sokacağını araştırmanız lazımdır. Bu memleket bizimdir.  Artık birlik olmamız lazımdır. Bu memleketi kim iyi yönetecekse onlar iktidara taşınmalıdır”

Ömer Meraklı (Kalavaç Muhtarı): Tarım, hayvancılık, balıkçılık vs.. yapıyoruz ama bizim köyümüzde mesela turizm üzerinden hareket ediyoruz. Artık dünyada insanlar betondan usanmıştır ve eko turizm istiyorlar. Bu Beşparmaklar o kadar güzeldir ki kıymetini bilelim. Kimse dağları patlatmaktan bahsetmedi. Uzaktan gazel okuyoruz. Bir an önce bu dağdaki patlamalara dur demek lazım. Toplum olarak buna sahip çıkmamız lazım. Biz İskandinav ülkelerinden köyümüze turist getiriyoruz. Dağları o kadar beğendiler ki, anlatamam. Tabi patlatılan kesimleri göstermiyoruz, bakir kısma bayıldılar. Biliyor musunuz Beşparmaklardaki bir mağaranın içerisinde nehir akıyor, kimsenin haberi yok. 9 apartman katı büyüklüğünde bir derinliği var mağaranın ve içerisinde sular akıyor… 3-4 gün sonra Rumlar geldi kapıma, Kıbrıs hükümetinde görevliymiş. Mağaraları göstermemi istediler ama götürmedim ve hükümeti bilgilendirdim. 
Kıbrıs sorunun gideceği nokta artık görülüyor. Biz toplum olarak istediğimiz kadar sosyal aktiviteler, tesisler, yollar evler yapalım, bir yerde dikkatli davranmazsak elimizin altında kayar gider. Toprağınız, devletiniz olmadığı sürece, dünyada sözümüz geçmez. Geçenlerde 3 Rum geldi köye. Bana dediler ki Değirmenlik bölgesine 5 bin 500 Rum gelecek. Buna ister inanırız, ister inanmayız. Ben barış  isterim ama kimsenin kucaklarına oturacak şekilde değil, ayaklarımızın üzerinde durabileceğimiz bir barış. Geçmişimizi de unutmadan bir barış. 

Kamil Şenocaklı  (Erdemli muhtarı): Ülkede son dönemdeki olaylar bence abartıldı, artık aklı selim davranılmalı. Kıbrıs sorununda haritaların havada uçuştuğu dönemde çok farklı gündemlerimiz var. Bence Kıbrıs sorununa daha çok eğilmemiz lazım. Bu konuda bizleri bilgilendirmeleri lazım. Bizim bölgede bazı sıkıntılar var. Ağıllar bölgesinde asfalt yok, su verilmedi. Türkiye’den gelen bu değerli suyun fiyatı çok yüksek. Kırsaldaki insanların kesimi çok zordur.

Musa Suiçmez (Değirmenlik Camialtı Muhtarı): Değirmenlik’teki en büyük sıkıntı alt yapı sorunudur, bu belediyemize yakışmıyor. İkinci bir konu bölgemizde gerçekleşen trafik kazasıdır, canımız yandı. Burada bir kamuoyu oluştu ve sanki bütün suçlu kamyon şoförüymüş gibi.. Burada başka birinin suçu yok mu? Bu adil bir durum değildir. Yıllar önce Acapulco’nun yanındaki kazada 7 kişi ölmüştü. Uyarıcı levhaları, yolun durumu hükümet ve belediyeler birlikte hizmet yapmalı. Bir de müzakerelere değinmek istiyorum… Yıllardır dinliyoruz. İki ayrı milleti zorla buluşturamazsınız. İki toplum önce ortak paydada buluşması lazım. Burada sadece mallar üzerinde pazarlık yapılıyor, bu sağlıklı değildir. Yetkililerin halkı bilgilendirmesi lazım”

Zerin Celal (Değirmenlik Belediyesi Meclis Üyesi): Ben uzun yıllar Güneş Makarna Fabrikası’nda yönetici sekreter olarak çalıştım. Maalesef bizim siyasetçilerimiz güçlü olmamızı istemiyorlar. Yanlış politikalardan dolayı fabrikalar kapandı, Sanayi Holding kapandı… Bana Türkiye’ye gittiğimde “tembelsiniz, çalışmazsınız” derlerdi. Bizleri yönetenler herkesi kamu çalışanı yaptı. Üreten bir toplum olmaktan çıktık maalesef başkalarına bağımlı hale geldik. 

Nurcan Yardımcı: Meriç köyünün Mağusa yoluna bağlanması sorunumuz var. Meriç köyünün Mağusa ve İskele yoluna çıkabilmesi için çok uzun bir yol kat etmesi gerekiyor. Halbuki 6 km’lik patika bir yol var, patika şeklinde olduğu için kullanılması zor. Bu yolun yapılması konusunda hükümetimizden talebimiz var. 

Ahmet Kavaz: Daha önce Kofi Annan vardı, olduydu olacaktı, “evet” de çıkardık ama Avrupa bize ne verdi? Ambargolardan hangisi kalktı? Bundan sonra da bir şey olacağına inanmıyorum. Gelelim iç sorunlara; yollarımız berbat, ışıklandırma yok. En kötüsü ise sendikalar ve hükümet edenler berbat! Hep şikayet ederiz ama ayni kişileri yine ayni yere getiriyoruz, bundan sonra daha çok dikkat etmeliyiz seçim yaparken. 

Ali Öncü: Ülkedeki eylemleri takip ediyorum, vardığımız bu nokta içler acısıdır. Bu süreçte gençlerin gösterdiği eylemlilik ve protestolar kimsenin kışkırtmasıyla yapılmadı ama son eylemde bazı kışkırtmalar oldu. Hükümetin bu noktada özeleştiri yapması ve halkın karşısına çıkıp hesap vermesi ve saat konusunu gözden geçirmesi gerekir. 

Sevdiye Gökaydın: Bir kaza yaşandı ve canlarımızı kaybettik. Ben her sabah 5,30’da kalkıyorum çocuğum bana anne yıldızlar hala havada diyor. Ayni şeyi çocuğumu otobüse koyduğumda da söylüyor. Eve geldiğinde yine hava karanlık. Hükümet saat konusunda geri adım atmayacakmış. Hükümet kimdir. Halk bu saatlerin değişmesini istiyor, hükümet kimin için var. Çocuklar karanlıkta okula gidilmez diye eylem yapıyor ve çok haklıdırlar. Yollarda ne levha var, ne ışık var. Kamyonlarla ayni yolda gidip geliyor çocuklar. Kamyoncu değildir suçlu alt yapıya önem vermeyen hükümettir. Bu çocuklara kimse zorla eylem yaptırmadılar. Çocuklar kendi kavgalarını veriyorlar.
 
Yusuf Yardımcı: Sanayi Bölgesinin arka taraflarına geçtim.. Pet şişeyi filan geçtim, eski buzdolabı, koltuk vs.. var. Ne aklınıza gelirse var buralarda. Tarlaları çöplük yaptık. Duyarsızlık hat safhada Yol kenarlarında yürüyüş yaparsanız banketlerin içinde kola tenekeleri, enerji içeceği ya da içki şişeleri var… 

Osman Kurt: Elle tutulacak hiçbir şeyimiz yok, memleket battı, ne arayan var ne soran. Türkiye gönderiyor bunlar yiyor, yine bunları seçiyoruz. Halk perişan, yol yok, hastane yok hiçbir şey yok. Filistin 1948 yılında devletti, şu anda İsrail devlet oldu. Filistinlilerin elinden devleti alındı ve inim inim inliyorlar. Bizi de buraya doğru götürmeye çalışıyorlar. Hristiyan alemi hep bir olmuş bunu bize yaptıracaklar. Eğer akıllı olmazsak devlet elimizden gidecek ve kimse arkamızdan ağlamayacak. Ben de barış istiyorum ama onurlu bir barış. Her şeyi Rum’a teslim edersek ne yapacağız biz?

Güncelleme Tarihi: 13 Aralık 2016, 03:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474