banner564

Örnek bir insandı

Kemal Köse, ölümünden kısa bir süre önce 75 yıllık meslek hayatını Diyalog’a anlattı

Örnek bir insandı
banner598
Röportaj Teoman TURAN-Yaşar Suvat
   Kıbrıs’ın zor günlerinde, araba kullanan insan sayısı parmakla gösterilecek kadar azdı... En popüler ulaşım aracı ise bisikletti...
   Öğrenciler, öğretmenler de okula bisikletle giderdi...
   Bisiklet denince; son 75 yıllık süreçte akla gelen ilk isimlerden biri Kemal Köse’dir...1932 yılında  Lefkoşa’da doğmuş Kemal Köse. Henüz 10 yaşında iken, yani 1942’de Mehmet Şakir’in yanında çırak olmuş. Tam 10 yıl Mehmet Şakir’in yanında çalışmış ve daha sonra kendi dükkanını Girne Caddesi’nde açmış. 
   Kemal Köse, Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Kıbrıs Türklerinden bisiklet malzemeleri satışıyla ilgili üstü kapalı bir ambargoyla karşı karşıya kalmış. Bu durumda da malzemeleri evin ambarına taşımak zorunda kalmış.  Sömürge döneminin son dört yılında Kıbrıslı Türklerin tümüne bisiklet malzemelerini kendisi satmış. 

Son yolculuğuna uğurlandı
Geçtiğimiz gün kaybettiğimiz bisikletçi Köse, 75 yıl süreyle mesleğini sürdürmüş, herkese örnek, çalışkan br insan olarak isim yapmıştı...   
Kemal Köse’nin cenazesi, dün İsmail Safa Camisi’nde öğle namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından, Lefkoşa Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Ölümünden kısa bir süre önce Diyalog’a konuşan Kemal Köse’nin hayatını kendi ağzından öğrenelim...

Şehit çocuğu Mücahit

   “1932 yılında doğdum.  İlkokulu bitirdim. Babam yaz tatillerinde ustaya yolladı bu işi öğreneyim diye.  Birkaç dönem yaz tatilinde bisikletçiye gittim. Gidiş o gidiş. Okulu bitirdikten sonra 1942 yılında Mehmet Şakir’in yanında başladım bu işe.  Eskiden sanat altındı. Çünkü memlekette binlerle bisikleti vardı. Ahali sadece bisiklet kullanırdı. Araba diye bir şey yoktu. Onun için iş çoktu. 
   Babam çobandı. Hayvan alır, hayvan satardı. Kendi hayvanları vardı. Onların geliriyle 10 kardeş geçinirdik. Dereboyunun arkasında bugünkü kapalı bölgede Kornara Hotel’in yanında babam Halil Ali Köse’nin 4 hane evi ve mandırası vardı… Aralık 1963’de babam silahlı Rumlar tarafından şehit edildi.  Babamın yüzlerce hayvanı da  Rumlar tarafından çalındı.  Babam şehit edilince evimizden taşınmak zorunda kaldık. Bu durumda hem babamızı kaybettik, hem de evimizi.  Tabii bunun yanında, bisiklet malzemelerini de yitirdik.
   1963-1974 döneminde  12 yıl TMT tarafından mücahitlik görevini de yerine getirdim.  Geceleri nöbet tutar, gündüz işimize gelirdik. 
   Mücahitlik döneminde, yani 1963 yılında, Rum tarafına gönderildim. Oradaki silahları saymam istendi. Saydım ve sağ salim geri döndüm. Birçok çarpışmalarda da bulundum. 1974 Mutlu Barış Harekatları’nda da bulundum.
   1952’den 1955’e kadar  tüccarlarımız Rum’du. Parçaları Rum’dan alırdım. 1955’de EOKA’yı başlattı gavur. Bizi öldürmeye başladı. O yandan bir şey alamadık. Bir İtalyan arkadaşım vardı, bisiklet parçalarını getiren. Ben de parça getirmek isterim dedim. Başladım getirmeye. 1960  yılına kadar bisiklet parçası getirttim. 1960’da İngiliz kaçtı. Rumlarla barışınca işlerimiz bozuldu. Türkler o taraftan alışveriş etmeye başladı. Benim ambarım vardı. Malları bütün Kıbrıs’a  dağıtırdım. 1960’da Türkler o tarafa gitmeye başladı. 1963’de babam şehit oldu. Mallarım gitti. Geldik Lefkoşa’ya. Ne mal, ne ev kaldı. Yerle bir oldu evlerimiz.  Ondan sonra Türkiye’den başladık getirmeye malları. Faks  çekerim İstanbul’a hemen, kargoyla yollarlar. Şimdi de işlerimiz çok azaldığı için bazı arkadaşlar Türkiye’den gelirken onlardan temin ederim parçaları.

Sanatın değeri kalmadı

Yıllar 1962’yi gösterdiğinde Saray önünde bir dükkan kiraladım.  Daha sonra o dükkan yıkılınca şimdiki yerime yani Mevlevi tekkesi sokağına 1977 yılında taşındım. Ben bu sanatı öğrendiğim için memnunum. Ama şimdi bir değeri kalmadı. Sanatı bilen de yoktur.  Bazen lastiği patladığında insanlar kendi lastiğini kendisi yapardı. Yapamadıkları zaman da bize gelirlerdi. Şimdi ise herşey fabrikalaştı adeta. Bazı günlerde dükkanı siftahsız kapatıyorum. Bu iş ile dört çocuk büyüttüm okuttum. 

Dört çocuk sahibi
Eşim Ayşe ile abilerinin bisikletinin lastiği patladığında tanıştık. 1957’de nişanlandık, 1958’de de evlendik. Üç oğlan bir kızım oldu. Hepsini okuttum ve iş sahibi oldular. 
   Şimdi çocukların ustaya pek geldikleri yok.  Eskisi gibi sanatkar kalmadı memlekette. Eskiden binlerlen dükkan vardı. Hava parası vererek dükkan alırdık. Şimdi yüzlerlen dükkan boş.  Çünkü usta kalmadı çalışacak. 
   Posta Dairesi, iyi sanatkarların ismine pul çıkarırdı. Memleketin iyi  4 ustasının resmini koydular posta puluna. 80 kuruşluk pulda isimlerimiz var.  Bunları hatıra olarak saklıyoruz.”

Güncelleme Tarihi: 06 Eylül 2017, 10:02
YORUM EKLE
YORUMLAR
Mustafa TAMER
Mustafa TAMER - 7 yıl Önce

Kemal Köse bey her konuda ve her kese yardımcı olmak için gayret eden çok çok iyi bir insandı. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.

SIRADAKİ HABER

banner471

banner474