Güney Kıbrıs’ta, Kıbrıslı Tük bir şahsa deli dana teşhisi konulduğunun ortaya çıkması üzerine, KKTC Sağlık Bakanlığı, 19 gün sonra hastalıktan bir kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada hastanın 11 Temmuz’da tedavi altına alındığı ve 28 Temmuz'da hayatını kaybettiği belirtil-di.
Kıbrıs Türk Veteriner Hekimler Birliği ve Kıbrıs Türk Veteriner Hekimler Sendikası da Güney Kıbrıs’ta tespit edilen vakaya dikkat çekerek, biyogüvenlik önlemlerinin ve halk sağlığını koruyucu tedbirlerin ivedilikle uygulanması çağrısı yaptı.
Hasta 28 Temmuz’da hayatını kaybetti
Sağlık Bakanlığı, “Deli Dana” olarak bilinen Creutzfeldt-Jakob Hastalığı (CJD) nedeniyle 11 Temmuz 2025 tarihinde Lefkoşa’da bir kişinin Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındığını ve 28 Temmuz’da hayatını kaybettiğini açıkladı.
Bakanlık, cenaze işlemlerinin uluslararası kurallara uygun şekilde gerçekleştirildiğini belirtti. Ayrıca, Enfeksiyon Kontrol Komitesi ile koordinasyon içinde gerekli takiplerin yapıldığı vurgulandı.
Bakanlık, nadir görülen prion hastalıkları hakkında da bilgilendirmede de bulundu. Açıklamada, prion-ların normalde zararsız proteinler olduğu ancak yapıları bozulduğunda insanlarda CJD, hayvanlarda ise Deli Dana Hastalığı gelişebileceği kaydedildi. Hastalığın öksürük, hapşırık, dokunma veya cinsel temas yoluyla bulaşmadığı belirtildi. Dünyada görülen CJD vakalarının üç grupta toplandığı ifade edil-di: sporadik CJD (en sık görülen), ailesel/genetik CJD (%15) ve kontaminasyon kaynaklı CJD (çok nadir, günümüzde geçerli değil). Et tüketimiyle bulaşmaya dair kanıt bulunmadığı aktarıldı.
Önlem alınmalı
Kıbrıs Türk Veteriner Hekimler Birliği ve Kıbrıs Türk Veteriner Hekimler Sendikası da Güney Kıbrıs’ta tespit edilen vakaya dikkat çekerek, biyogüvenlik önlemlerinin ve halk sağlığını koruyucu tedbirlerin ivedilikle uygulanması çağrısı yaptı. Açıklamada, KKTC’de Deli Dana, scrapie ve varyant CJD’ye karşı ulusal tarama programı veya önleyici eylem planı bulunmadığı ve bunun hem hayvancılık hem de halk sağlığı açısından risk oluşturduğu ifade edildi.
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı başta olmak üzere yetkililere, bilimsel temelli önlemlerin hayata geçirilmesi çağrısı yapıldı. Halkın, veteriner denetimli mezbahalardan temin edilen et ve süt ürünlerinin tüketimini kısıtlamasına gerek olmadığı, hastalığın kişiden kişiye bulaşmadığı ve riskin yalnızca yüksek riskli dokuların gıda zincirine girmesinin engellenmesiyle kontrol altına alınabileceği vurgulandı.