Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 25 Kasım’da BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Rum lideri Nikos Anastasiades ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın katılımıyla Berlin’de yapılacak akşam yemeği ışığında iki lidere eski uzlaşmalara dayanarak siyasi iradeyi göstermeleri çağrısında bulundu. Açıklamada ‘siyasi eşitlik’ vurgusu da yapıldı.
Genel Sekreter Antonio Guterres’in iyi niyet misyonu raporu hakkında bilgilendirilen Güvenlik Konseyi üyelerinin gerçekleştirdiği toplantının ardından ardından, dönem başkanlığı adına İngiltere’nin BM Daimi temsilci yardımcısı Jonathan Allen açıklama yaptı.
Açıklamada, BM Siyasi ve Barışı İnşa İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Bayan Rosemary DiCarlo’nın BM Güvenlik Konseyi üyelerine Kıbrıs sorunundaki son durum hakkında bilgi verdiğini belirten Allen “BM Güvenlik Konseyi üyeleri Antonio Guterres’in devam ettiği çabalara yönelik desteğini ifade ettiler ve özellikle 25 Kasım tarihinde liderlerin berlin’de gayri resmi bir toplantı yapılması ile ilgili girişime tam destek ifade ettiler” dedi.
Açıklamada, “BM Güvenlik Konseyi üyeleri eski uzlaşmalara dayanarak uzlaşma ruhuna devam etmelerini cesaretlendiriyor ve Kıbrıs sorununa BM Güvenlik Konseyi kararları siyasi eşitlikle iki toplumlu, iki bölgeli bir federal çözüm bulunması konusunda siyasi irade ile taahhüdünü teyit etmeleri için Berlin’de yapılacak görüşmeden faydalanmaları çağrısında bulunuyor” denildi.
Üyeler, liderlerin gelecek dönemi yapıcı bir şekilde kullanmaları çağrısında da bulundu.
Üçlü görüşmeden beklentilerin ne olduğuyla ilgili bir soruya Jonathan Allen, iki liderin iki yıl sonra ilk kez BM Genel Sekreteri ile görüşmeleri “olumlu bir gelişme” olarak nitelendi ve müzakerelerin yeniden başlaması amacıyla ileriye doğru adımların atılmasını diledi.
Üçlü görüşmenin ardından Crans Montana tipindeki bir görüşmenin yapılması olasılığı olup olmadığıyla ilgili bir soruya Allen, “şu an dikkatimiz Berlin görüşmesine odaklanıyor” yanıtını verdi.
Başka bir soruya Allen, garantiler antlaşmasına göre Britanya’nın garantör ülkelerden biri olduğunu ve bir garantör ülkenin rolünü tam olarak üstlendiğini ifade etti.
