banner564

Önemli bir sorun

Eğitim uzmanı Emrah Adaklı, dijitalleşen teknoloji çağında çocukların ve gençlerin tehdit altında olduğunu belirtti

Önemli bir sorun

Cemre AKAR

Eğitim uzmanı Emrah Adaklı, dijitalleşme ve sosyal medyanın etkileri konusunda önemli uyarılarda bulunarak, çocuklar ve gençlere yönelik tehlikelere dikkat çekti.

   Adaklı ‘Genç Vizyon’un sorularını yanıtladı.

   Soru: Son dönemde hangi projeler üzerinde yoğunlaşıyorsunuz?

   Yanıt: Son dönemlerde üniversite ve kolejlere danışmanlık hizmeti veriyorum. Bu danışmanlık

hizmeti genelde ileriye dönük kurumsal gelişimlerini ve kalite standartlarını ileri seviyede artırıp, eğitim öğretimde yeniliklere dayalı projeler oluyor.

Soru: Geçmişte yürüttüğünüz eğitim araştırmaları ve saha çalışmaları, bugünkü yaklaşımınızı nasıl şekillendirdi?

   Yanıt: Geçmişte yönettiğim projeler, saha çalışmaları vb. çalışmalar beni ülke eğitimi ve yükseköğretimi konusunda bilirkişi olmama, ilk danışılması gereken kişi olmamda bu günlere getirdi. Fakat bu bilirkişilik ve tecrübelerim ne yazık ki devlet kademelerinde ve siyasetin şekillendirdiği sözde eğitim modellerinde kullanılmadı. Yönetimler yavaş yavaş değişiyor, değişecek. Belki bundan sonra ülkemin eğitim ve yükseköğretim yapılanmasında görev alırım.

   Soru: Sizce yakın gelecekte eğitim dünyasını en çok hangi dinamikler değiştirecek?

   Yanıt: Dijitalleşen teknoloji çağında çocuklarımız ve gençlerimiz birçok tehdit altında fakat bunu çoğu zaman fark edemiyoruz. Sosyal medya ahlak ve eğitim öğretim kavramındaki birçok dinamiği yok ediyor. Yapay zekayı çoğu zaman suçluyoruz fakat nasıl iyi kullanabilirizi gösterebiliyoruz. Herkesin cebinde tabii ki bir yapay zeka aplikasyonu var. Bu artık kaçınılmaz bir gerçek. Fakat bunu da doğru kullananlar kazanacak günümüzde. Bizim çağımızdaki okul iklimini, disiplinini ne yazık ki göremiyoruz. Aile kavramları dinamikleri çok yer değiştirdi. Önceliklerimizi, değerlerimizi, kültürümüzü hiçe sayarak çocuk yetiştirmeye çalışıyoruz. Aile iklimi eğitimin temellerini oluşturmakta en büyük yapıtaşı. Biraz düşünmeliyiz. Bence insan önce kendini bulmayı öğrenmeli…

Öğrenciler nasıl yönlendirilmeli?

  Soru: Öğrencileri nasıl bir gelecek bekliyor? Bugünün koşullarında bir gencin eğitsel anlamda hangi becerilere mutlaka sahip olması gerekir?

   Yanıt: Gençler öncelikle dijital dünyayı doğru okumalı, doğru kullanmayı öğrenmeli. Evinde her bilgisayarı olan cebinde her telefonu olan genç ne yazık ki dijital dünyayı doğru değerlendiremiyor doğru okuyamıyor ve neticesinde de kullanmayı başaramıyor. Bunun dışında en önemli unsurlardan birisi muhakeme gücü, sözel yetenek gücü, iletişim becerilerinin oluşmasındaki en büyük güç olan duygusal zekalarının harekete geçmesi gerekiyor. Okulda verilen teorik bilgilerinin dışında. Teorik zekalarının yanı sıra duygusal zekalarının da paralel olarak çalışması gerekiyor yoksa başarıya ulaşmaları mümkün değil.

   Soru: Bugün sıkça tartışılan konulardan biri “eğitimde kalite”. Bu kavramı siz nasıl tanımlıyorsunuz?

   Yanıt: Günümüzde eğitimde kalite meselesine biz eğitimciler çözümleyebiliyoruz, gözlemleyebiliyoruz ve yorumlayabiliyoruz fakat eğitimi yöneten temel siyaset yapısı yok etmek için içini boşaltmak için bu kadar çaba sarf etmelerine de pes diyebiliyoruz. Eğitim sistemimizdeki sürekli değişkenlikler, her yıl yapılanların tekrar diğeri ile değiştirilmesi bozulması sistemin istikrarlı ilerlemesine ne yazık ki engel oluyor ve sonuçları bariz görüyoruz.

Eğitimde kaliteyi artırmak önemli

   Soru: Eğitim kurumlarında kaliteyi artırmak için en kritik yapısal değişiklikler sizce hangileri olmalı?

   Yanıt: Bu konuda fazla bir şey söylemeye gerek yok tek cümleyle ifade edebiliriz; balık baştan kokar. Okul yönetimlerinin öngörülü, inisiyatif alabilen, ilkeli, lider ruhlu, doğru iletişim odaklı bir tutumları olduğu sürece eğitimdeki kalitemiz artacaktır. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Formülü çok açık ve net…

Soru: Teknolojinin eğitime entegrasyonu sizce yeterli ve doğru yönde mi ilerliyor?

   Yanıt: Bu sorunuza örnek olarak şu aklıma geldi. Okulların ilk dijitalleşme döneminde biliyorsunuz, akıllı tahtalar her sınıfta boy gösterdi. Biz zannettik ki eğitimde ciddi bir reform uyguluyoruz. Acaba o tahtalar akıllı mıydı gerçekten o da tartışılır. O akıllı tahta diye duvarlara astığımız teknolojik ürünleri hangi öğretmen kaç defa kullandı acaba? Yok her çocuğa tablet dedik ellerine tabletleri verdik bu seferde çocuklar kalem tutmayı unuttu, yazı yazmayı beceremiyorlar. Kısacası dijitalleşmeyi biz bu şekilde algıladık. Ve açıkçası nesilleri yok ettik. Yok etmeye de devam ediyoruz. Üniversitede kalem tutamayan doğru düzgün yazı yazamayan, kendi meramını anlatamayan, kağıda dökemeyen gençlerimizi bize entegre ediyor bu çarpık sistem…

Soru: Yapay zekâ destekli sınıflar, öğrenme analitiği, kişiselleştirilmiş eğitim… Bu teknolojilerin eğitimde öğretmen–öğrenci ilişkisini nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

   Yanıt: Bence biz yapay zeka destekli sınıfları da yanlış kullanacağız. Çocukların düşünmesine muhakeme kurmasına ket vuracağımızı düşünüyorum. Geleneksel eğitim yapısının bozulup dijital sistemin entegre edildiği hem de yanlış entegre edildiği okul ikliminden fazla bir şey beklemiyorum açıkçası. Ayrıca çocukların yeteneklerine göre kalıplaşmış bir eğitim sisteminde çocuğun hayal gücünü yeteneklerini hiçe sayan bir eğitim sisteminden ne bekleyebiliriz ki? Her çocuğu aynı kılıfa sokmak istiyoruz. Tam bir facia... Ailelerimiz de bu facianın aktörleri…

Soru: Kuzey Kıbrıs, özellikle uluslararası öğrenciler açısından önemli bir eğitim merkezi hâline geliyor. Bu büyümeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yanıt: Ülkemize gelen uluslararası öğrencinin odak noktası olduğunu son yıllarda pek düşünmüyorum. Hatta giderek azaldığını görüyoruz. Siyaset bunun tam tersini söylese de gözümüz ve analizlerimiz bunun gerçeklerini yansıtıyor. Yükseköğretimin de ne yazık ki doğru yönetilememesi, doğru algıda olamaması uluslararası öğrenci profili açısından da olumsuzluklarla sonuçlanıyor. Geçtiğimiz yılda yükseköğrenimde yaşanan ciddi çarpıklıklar, usulsüzlükler, kalite standartlarının düşmesi öğrenci sayısının düşmesinde en büyük etken olduğunu düşünüyorum.

Soru: KKTC’de yükseköğretimin hangi noktalarda iyileştirmeye ihtiyaç var?

Yanıt: Galiba 25 üniversitemiz var. Ben de artık sayılarına yetişemiyorum. Üniversitelerimizin artmasıyla denetim ve kalite standartları eşit ölçüde değerlendirilmesi gerekiyordu. Ne yazık ki üniversite ortamını sağlayamayan tuhaf binalardan öte gidemeyen üniversitelerin doğuşuyla üniversite kalitemiz de gitgide yok oluyor. Yükseköğretim politikamızın ciddi anlamda ele alınması gerekiyor; yükseköğretim kalite standartlarını denetleyen kurumların ciddi adımlar atması, yaptırıma dayalı adımlar atılması gerekiyor. Yükseköğretim denetleyen kurumların güçlenmesi gerekiyor.

Güncelleme Tarihi: 19 Aralık 2025, 09:49
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473