banner564

İnadına kriz

“Egemenlik haklarımızı müzakere etmem” diyen Anastasiadis bugün Atina’da Yunanistan ve İsrail liderleriyle EastMed projesini imzalayacak

İnadına kriz
banner598

   Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, “Kıbrıs sorununun çözümü havada olduğu sürece Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının sorgulanmasını kabul etmem söz konusu değildir. Egemen bir devletin Münhasır Ekonomik Bölgesi (MEB), müzakere edilmek üzere masaya konulamaz” diyerek, bugün İsrail ve Yunanistan liderleriyle birlikte EastMed doğal gaz boru hattı projesini imzalayacaklarını söyledi.
   Söz konusu proje, Doğu Akdeniz’deki doğal gazın AB ülkelerine Yunanistan üzerinden sevkini öngörüyor.
   Fileleftheros gazetesine göre; Atina’da imzalanacak anlaşmanın, Türkiye’nin faaliyetlerini engelleyemeyeceği ve bu projede belirleyici unsurun müdahil şirketler olacağının söylenmekte olduğu hatırlatıldığında, “Böyle bir anlaşmanın imzalanması Türk faaliyetlerini engelleme önlemi değildir” diyen Anastasiadis, şöyle devam etti:
   “Bu, devletlerin egemenliklerinin ve MEB’lerinde egemenlik haklarını kullanmalarının yeniden teyit edilmesi önlemidir. Projeye dair inceleme AB tarafından finanse ediliyor. Dolayısıyla, işbirliğine dair siyasi iradenin ve Avrupa’nın enerji güvenliği hedefinin başarılmasının ifadesidir. Projenin hayata geçirilmesini etkileyen belirleyici unsurların çok olduğu kuşkusuz. Eleştirenlere şunu soruyorum: Türkiye’nin hedefleri etkilenebilir diye pasif mi kalalım? Yani, Ankara egemenlik haklarını sorguladığı sürece, Türkiye öfkelenebilir veya başka bir şekilde davranabilir diye gerek AB, gerek müdahil devletler herhangi bir karar almaktan kaçmalı mıdır?”

Talat ve Hristofyas neden çözemedi?

   Anastasiadis, II. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın, Kıbrıs sorununun çözülmesiyle Doğu Akdeniz’deki bütün sorunlar çözülür söylemini nasıl algıladığı da sorulduğunda şunları kaydetti:
   “Sayın Akıncı’nın iyi niyetine inanıyorum. Ama aynı zamanda hareket alanının kısıtlı olduğunu da biliyorum.  İyi niyetli olduğundan kuşkum yok. Beni endişelendiren, gelmiş geçmiş bütün Kıbrıs Türk toplumu liderlerin dizginlerinin veya kontrolünün Türkiye’nin elinde olmasıdır. Sayın Mehmet Ali Talat çözüm yanlısı değil miydi? Konjonktür Dimitris Hristofyas’a Kıbrıs Türk tarafından müzakereci olarak Mehmet Ali Talat’ı getirdiğinde neden anlaşma sağlanamadı? O zamanlar AKEL, Kıbrıs sorununun çözülmesiyle bugün cereyan edenlerden birçoğundan kaçınılacağını bilmiyor muydu?  Kıbrıs sorunu neden çözülmedi?  Dimitris Hristofyas veya Mehmet Ali Talat istemediği için mi? Dolayısıyla, Kıbrıs sorununun 2013’de ortaya çıkmadığı, ihanetin ve 1974’teki Türk müdahalesinin sonucu olduğu anlaşılsın.”

Sıcak temas tehlikesi

   Anastasiadis, Türkiye’nin, “Yunanistan’ın tahammülünü sınamak için Güney Kıbrıs’a da doğrudan etkisi olacak bir sıcak temasa girişip girişmeyeceği, bu yönde bir endişesi olup olmadığı” sorusu üzerine Türkiye-Libya mutabakatı sebebiyle ABD başta olmak üzere birçok ülkenin gösterdiği tepkilerin Türkiye’yi caydıracağını umduğunu söyledi.
   Anastasiadis, “Tehlikeler, sadece ümit etmekle savuşturulmaz. Sonunda, müdahaleler ile böyle bir olasılığın caydırılacağına inanıyorum” dedi.

Lahey’e başvuru

   Anastasiadis, Lahey’e başvuru konusunun ne aşamada olduğunun sorulması üzerine, “İlerliyoruz. Hazırlık aşamasındayız. Sunulduğu zaman Türkiye cevap vermeye çağrılacak” yanıtını verdi.

Rum Yönetimi Başkanı şöyle devam etti:
   “Ya reddetmeyi seçecek –reddetmek hakkıdır çünkü uluslararası sözleşmeyi kabul etmiyor- ve hatta hakemliği de reddedecek. Veya başka örneklerde olduğu gibi ilk başta reddedecek, daha sonra bir hakemliği kabul edecek çünkü sıcak temas veya çatışmaların önlenmesinin tek yolu budur. Hakemlik, uluslararası hukuk temelinde her bir ülkenin ekonomik bölgelerini belirleyecek.”

Sorgulamayı kabul etmiyor

“Bu konuların Kıbrıs sorunuyla ilgili müzakere masasında bulunması ihtimalini göz ardı ediyor musunuz? Zaman zaman Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde bu konuların da görüşülmesi yönünde çeşitli çabalar oldu” sorusuna karşılık Anastasiadis, “Kıbrıs sorununun çözümü havada olduğu sürece Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarının sorgulanmasını kabul etmem” dedi. Anastasiadis, şunları ekledi:
   “Halkın beklentilerine cevap veren, her iki toplumun da kabul edebileceği, BM ve AB ilke ve değerleri çerçevesinde bir çözümün bugün karşı karşıya bulunduğumuz sorunların ortadan kalkmasına önemli ölçüde yardımcı olabileceğinden kuşkum yok. Elbette bu ancak Türkiye, kendisinin ve haklarını savunduğunu iddia ettiği Kıbrıslı Türklerin çıkarına olduğunu anlaması şartıyla olacak. Bunun için, BM üyesi egemen bir devlet MEB’ini Deniz Hukuku Sözleşmesi temelinde belirler. Uluslararası hukuk ilkesini kabul etmesi gerekir.”
   Gazetenin, “Kıbrıslı Türklerin istediği tam tersi” yorumu üzerine Anastasiadis şöyle devam etti:
   “Egemen bir devletin MEB’i konusu müzakere masasına konulmaz çünkü mesele, Türkiye’nin ne alacağı ve Kıbrıs sorununun çözümü için ne şart koşacağı olacak. MEB konusu, siyasi eşitlikte, onların yorumladığı gibi, tanınıp tanınmadığı ve Merkezî Hükümet tarafından alınacak bütün kararlarda bir olumlu Kıbrıslı Türk oyuna sahip olup olmayacakları konusunda daha ileri diyalog için ön şart olarak ortaya konuluyor. Dolayısıyla,  diyaloğun devam etmesi için peşin talepte bulunuluyorsa, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin uluslararasında tanınan MEB’indeki egemenlik haklarını da karıştırmamızın ne anlama geleceğini hayal edebiliyor musunuz?”

KKTC’de kimi tercih ediyor?

Anastasiadis, KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminde bir tercihi olup olmadığı sorusuna karşılık ise, bu konuda ne olabileceğine dair bir pozisyon almayı düşünecek son kişi olduğunu söyledi. Anastasiadis, “Her iki toplumun da güvenlik duygusunu –yalnız asker konusunda değil, insan haklarının tesisi konusunda da- tatmin edecek bir çözüm bulmak için müzakerelerde ilerleme kararlılığında bir lider seçilmesini arzu ederim. Bu da karşılıklı saygı ve tanınmış uluslararası örgütlerin temel ilke ve değerlerine saygıyla olur” dedi. 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473