banner564

Böyle gitmez 

Deneyimli siyasiler, bazı kapıların kapanması sonrasında ‘battık-bittik’ söylemini kabul etmiyor; ancak KKTC ekonomisinin ‘zayıf ve yetersiz’ olduğu noktasında birleşiyor

Böyle gitmez 
banner598

 Çiğdem AYDIN 

 Deneyimli siyasiler, Rum Yönetimi’nin 4 sınır kapısını kapatması sonrasında gerek Lefkoşa’nın Arasta bölgesi, gerekse Gazimağusa esnafından gelen kriz uyarısını değerlendirirken ‘battık-bittik’ söylemini kabul etmiyor; ancak KKTC ekonomisinin ‘zayıf ve yetersiz’ olduğu noktasında birleşiyor. Siyasiler, ekonomik plansızlık yüzünden en ufak bir olumsuzluk karşısında sektörlerin olumsuz yönde etkilendiğini ve kriz söylemlerinin arttığını belirtiyor.
   Diyalog’a konuşan eski meclis Başkanı İsmail Bozkurt “Kapıların kapanması tahmin edilmeyen bir şok yarattı ama ‘battık-bittik’ noktasında değiliz” dedi. Eski Başbakanlardan Hakkı Atun, sağlıklı bir ekonomi politikamızın olmadığını söylerken, Ekonomi eski Bakanı Derviş Kemal Deniz de “Evet cılız bir ekonomimiz var o yüzden Türkiye’den kaynak akışı için protokol imzalanmalıdır” dedi. Eski milletvekillerinden Ergün Vehbi ise “Kıbrıs Türk tarafının ekonomisi var mı ki Rum’a veya Türkiye’ye bağlı olsun?” diye sordu.


Soru: Rum Yönetimi Kapıları kapattı. KKTC ‘de esnaf ‘bittik’ diyor. Bu durum, Kıbrıs Türk ekonomisinin Rum’a bağımlı olduğunu mu gösteriyor? 
İsmail Bozkurt: Günümüzde bilim o kadar çok ilerledi ki, bir anda elimizde veri olmadan rakamlar olmadan bunu bu şekilde ifade etmek doğru değildir. Elbette ki, Türk Lirası’nın döviz karşısında bir değer kaybı gerçeği vardır. Bu durum Rum tarafındaki insanları ve turistleri kuzeyde alışverişe itmiştir. Restoranlar, eczaneler, benzinciler de Rum tarafından geçişlerden ekonomik anlamda kendilerine düşeni almıştır. Bir anda güneyde böyle bir karar alınmış olması travma yarattı. Şu andaki birçok sesin bu travma etkisi ile yükseldiğini düşünüyorum. Ben şahsen ‘bittik’ diye bir noktada olduğunu düşünmüyorum. Bir anda olunca tahmin edilmeyen bir şok yaşattı. Kesin konuşmak için rakamsal verilere ihtiyacımız vardır. 
Hakkı Atun: Kapılar açıldıktan sonra Arasta esnafı rahatlamıştı. Şimdi alışılagelmiş gelirde düşüş olunca tabi ki şikayet konusu oldu. Ama bu geçmişte de böyleydi, bunu unutmamak lazım. Eskiden nasıl ki kendi yağımızla kendi ciğerimizi kavuruyorduk şimdi de öyle yapmamız lazım. İllaki Rum’a bağımlı gibi bir tablo çıkarmak doğru değildir. Yaklaşımı doğru bulmuyorum. 
Derviş Kemal Deniz: Bağımlı hale geldiğimizi göstermez. Fakat önemli bir faktör olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle Arasta esnafı için güneyden yürüyerek geçenler vardı ve bu insanlar günü birlik gezerken birçok ihtiyacını buradan karşılamaktaydı. Bunun birden bire kesilmesi bir anda ekonomik hareketi durdurdu.  Bu da esnafta tedirginlik yaratıyor… Ekonomide bir daralma olduğu için de alım gücünün kuzeyde düşüş etkisini daha çok hissettiriyor. Bir de buna kapıların kapanması endişesi eklenince bir panik havası oluştu. Kapıların kapanması ekonomiyi etkiledi ama Rum tarafına tamamıyla bağlı değiliz. Bu biraz da psikolojik bir durumdur. Hükümetin biraz daha fazla halkı esnafı motive etmesi gerekiyor. 
Ergün Vehbi: Kıbrıs Türk tarafının ekonomisi var mı Rum’a veya Türkiye’ye bağlı olsun. Kapılar kapanınca mı bağırıp duruyoruz. Ben buna inanmıyorum. Burada siyasal bir beklenti vardır. Ben Rum’a bağlı bir ekonomimiz olduğunu düşünmüyorum. Kimse merak etmesin, yakında kapılar açılır kendimize güldürmenin bir manası yok.

Soru: Neden KKTC ekonomisi cılız hale geldi. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? 
İsmail Bozkurt: Bizim ekonomimiz dönem dönem belirli sektörlere dayanıyor. Son dönemlerde gözle görünen hizmet sektörleridir. Üretime dayalı bir ekonomik yapımız yok. Hizmet sektörü olunca kapıların kapanması şok yarattı. Şunu planlamak lazımdır; KKTC ekonomisi hep hizmet sektörleri üzerine mi gidecek?. Peki, bu sektörleri ne ile besleyeceksiniz ona karar vermek lazım ve yerel kaynakları da güçlendirmek gerekiyor. Bugün bu yaşanılanların sebebi bana göre, geçmişten bugüne hiçbir dönemde bir ekonomik politika uygulanmamasıdır. Oysa öncelik bu olmalıydı. Planlı ekonomi deniyor ama Devlet Planlama Örgütü bu işin neresinde o bilinmiyor.  
 Hakkı Atun: Ekonomiyi sürükleyen nüfustur. Kıbrıs’ta herhalde ekonomiye alım gücünü de hesaba katarak katkı yaparsak doğru yorumlamış oluruz. Ekonomide bilhassa ambargoların da etkisi ile dezavantaja bağlı oldu. Mesela sanayiye çok uygun bir ülkemiz yok dolayısıyla kendi has bir ekonomik politika üretmek zorundayız. Elektronik alanlara bakmak lazımdır. Bilişim alanında gelişim yapılması gerekiyor. Önemli olan bundan sonrası için ekonomik politikalar üretmek gerekiyor. Bu sağlıklı bir ekonomi değil. Turizmi mesela daha da geliştirmek gerekiyor. 
Derviş Kemal Deniz: Ekonomilerde daima dünyaya bakıldığı zaman iniş ve çıkışlar vardır. Kuzey Kıbrıs’ta da ekonominin çok çok iyi olduğu zamanlar var kötü zamanlar var. Bugün yaşanan durum geçmişten daha kötü değildir. Dünyaya bakıldığı zaman KKTC ekonomisi büyüme trendinin gerisinde kaldı diyebiliriz. ‘Yüzdelik olarak büyüdük’ dediğimiz zaman Avrupa’nın yüzdesinin altında olduğumuzu bilmemiz gerekiyor. Bizim belirli bir seviyeye ulaşmamız için ekonomimizin yükselmesi lazımdır. Gerilemeye karşı da önlem alınması gerekiyor. KKTC ekonomisinde canlılık yatırım ortamının gelişmesine bağlıdır. Türkiye ve KKTC arasındaki protokoller gereği sıcak para ve fonların zamanında gelmesi gerekiyor. Gelmediği veya bu sağlanamadığı zaman ekonomimiz daha da geriye gider. Büyümedeki yatırım iklimi bu nedenle önemlidir. Örneğin kamu yatırımları ülkede sıcak paranın dönmesi Türkiye ile imzalanan ekonomik protokoller ve buraya gelecek sıcak parayla ilişkili bu kapsamda baktığımız zaman cılız bir ekonomi var mı evet var.  Bu nedenle Protokollerin süratli bir şekilde imzalanıp para akışının sağlanması önemlidir.
Ergün Vehbi: Cılızız evet, zayıf bir ekonomi vardır. Tedbirler hazır olmalıdır. İhracat yapamadık hemen ‘yandık, bittik, mahvolduk’ diyoruz. Bizim kendimize has bir ekonomik politika oluşturmamız gerekiyor. Hükümetlerimizin tedbirleri hazır olmalıdır. Bizde ne yazık ki böyle bir politik anlayış yoktur. Hükümetin ciddi bir duruş sergilemesi gerekiyor. Türkiye ile ilişkiler düzene girmeli, para akışları sağlanmalı. KKTC’de yükümlülüklerini yerine getirmeli ve kamuyu değil reel sektörü kalkındırma projeleri üretilmelidir. Devlet, koordine etmelidir. Geçmişteki yanlışlardan partizanlıklardan vazgeçilmelidir. 
 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner473