Son iki haftadır insanlığı insan yapan bütün duyguların, onur, gurur, merhamet, sevgi saygı masumiyet, her şeyin yok olduğunu televizyon ekranlarında izliyoruz. Bana daha üniversiteye ilk başladığım yıllarda Irak Kuveyt savaşını hatırlatan görüntüler karşıma geldi. O görüntülerde; savaş olmasına rağmen bu kadar insanlığın medeniyetin ve toplumsal değerlerin yerle bir olduğunu hatırlamıyorum. Hatta daha sonra 2000 ‘li yılların başında ; Amerika’nın sözde Irak’ta “kitle imha silahları var “ diye yaptı işgal ve dağıttığı bu coğrafya; ne yazık ki dikkat edin Saddam ve Kaddafi gibi liderlerin kimilerine göre de monarşilerin devre dışı bırakılması sonucunda kan hiç bitmedi.

Daha sonra Arap baharı ile yakalanmak istenen sözde demokrasi hareketi yine Amerikan manipülasyonları ve siyasi emperyalizmin özellikle bu coğrafyadaki enerji gaz petrol yataklarının bulunduğundan dolayı ele geçirilmesi ne yazık ki Libya’ya kadar uzanan bu ülkelere umut ışığı olmadı. Umut ışığı olmak bir yana kan ve gözyaşı hiç eksilmedi.

Aksini iddia edebilir miyiz ? Tabii ki hayır. İnsanlığın ölümüne alkış tutabilir miyiz ? imkanı yok.

Hamas’ın saldırıları doğru muydu? Kesinlikle hayır. Masum İsraillilerin öldürülmesi ve böyle bir savaşın tetiklenmesi haklı olabilir miydi? Cevap yine hayır.

Yıllardır adeta ; ki bu 20 yıldan fazla bir açık hava hapishanesini andıran Gazze’deki insanlığın yaşam koşullarına, dünyadan tecrit edilmesine ve böylesi bir yaşamın olağan hale getirilmesine adeta göz yuman tüm İslam alemi bugünlerde Anavatan Türkiye’mizin dışında yine suspus. Ürdün, Suudi Arabistan, BAE ülkeleri, Aman , Mısır , Lübnan , Suriye , dilsiz rolünü oynuyor .

Öyle anlaşılıyor ki hastanelerin vurulması, okulların imha edilmesi, üniversitelerin yok edilmesi, birleşmiş milletler kamplarının bile vurulması, binlerce sivilin öldürülmesi, giderek şiddetini artıracak ve karanlığın daha fazla koyu bir siyaha bürünmesine engel olamayacağız.

Sivil insanların hem İsrail hem Filistin tarafından öldürülmesi ve böylesi bir tablo karşısında özellikle orantısız güç kullanan büyük devletler Filistin halkının tümünü temsil etmeyen Hamas’ın tek kelimeyle hamasi duyguları ile gittikçe daha fazla karanlığa gömülmekte. Aması duyguları tırmandıran abi ülkeleri ve cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hep söylediği gibi Dünya beşten büyüktür kelimesinde yatan bu BM beş daimi ülkesi. Yazık ki ne yazık.

Hatırlıyorum daha geçen yaz Filistin lideri Mahmut Abbas Rum kesimine yaptığı ziyarette Güney Kıbrıs Rum yönetimi cumhurbaşkanı Hristofyas’a koşulsuz siyaseten destek belirtmiş ve geçmişe baktığımızda her zaman Kıbrıslı Türklerin lehine tek bir kelime bile söylememeye özen göstermiştir. Halbuki iki halk arasında ne kadar benzerlik vardı değil mi? Buna sakın siyasi konjonktür olarak deyip geçmeyin. Konektör olarak deyip geçerseniz, işte bugün bu konektörün size doğurduğu sonuçları da ayıklamaya çalışırsınız. Ama hiçbir sonuç bulamazsınız.

Bundan dolayıdır ki; artık zenginliğin dibine batmış Arap ülkeleri, diğer Müslüman coğrafyalar Batı emperyalizmin zincirlerinden koparak, gerçekçi, ayakları yere basan, yeni Dünya düzeninde sadece kendilerinin ama kendilerinin geleceklerini ve sınırları belirleyecekleri kararları alma gücü ve dirayetine erişmelidirler.

Osmanlı’nın kendilerine bıraktığı dinsel ve kültürel mirasa sahip çıkıp Türkiye’yi adeta bir öcü gibi görmeyerek Batının kendilerine bahsettiği Alice Harikalar Diyar’ından bir an evvel kurtulmalıdırlar.

Bütün dünya gittikçe derinleşen ve diğer bölge ülkeleri de sıçraması her an olası daha geniş bir alana yayılmasından çok tedirgin. Kimilerine göre Orta Doğu yeniden dizayn ediliyor, kimilerine göre Müslüman alem darmadağın oluyor.

Bir de pervasızca yapılan açıklamalar var.

Amerikan Cumhurbaşkanı Biden , ( bana göre çok baydı artık ) İsrail için Senatodan aktarılacak olan 100 milyar dolarlık bütçenin “büyük bir yatırım “ olacağını açıkladı.

Hey dünya uyanın. Daha fazla kan akıtılması için, daha fazla çocuğun Rüyalarının sonlanması için, ailelerin parçalanması için, ama en önemlisi insanlığın ölümü için verilecek olan bu para; Amerikan cumhurbaşkanı tarafından büyük bir yatırım olarak duyuruluyor. Yazık ki ne yazık. Günah ki ne günah.

Gazze açıklarına demirleyen Amerika’nın en büyük savaş gemisi Henry Ford acaba bir gün Girne açıklarında demirlemeye kalksa ( öyle kolay değil ) ; bizi kurtarmaya her şeye rağmen tüm dünyayı karşısına alma pahasına savaşacak olan Anavatan Türkiye’den başka kim olurdu? Sorusunu kendime sormadan edemiyorum.

Dümdüz Türkiye düşmanlığı yapanlar bugün televizyon ekranlarına iyi baksınlar. Ülkemizde mutlak suretle çarpıklık, sistemsizlik, adam kayırmacılık, misyonsuzluk, sahtekarlık yolsuzluk, huzursuzluk çok . Ancak güven içerisinde yaşamamızın yegane nedeni sadece Anavatan Türkiye’dir. İnanıyorum ki ekonomik ve siyasi istikrar; anavatan yetkilerinin de bir gün gerçekleri Kıbrıs’ta olup bitenleri daha yakından görme imkanına kavuşacak ve Kıbrıs Türkü’nün kaderi tekrardan şekillenmeye başlayacak. Bazı zümreler zenginleşmek yerine bütün halkımız feraha, refaha kavuşacak.