banner564

Son sözler

Kadın örgütlerinin kırmızı çizgileri; siyasi eşitlik, dönüşümlü başkanlık ve Türkiye’nin garantörlüğünün devamı

Son sözler
banner598
Çiğdem AYDIN
   Gazeteniz Diyalog; kritik Cenevre toplantıları öncesinde Kıbrıs Türk halkının görüş ve düşüncelerini yansıtmaya devam ediyor. Muhtarlardan sonra görüşlerine başvurduğumuz kadın örgütlerinin başkan ve temsilcileri ‘Siyasi eşitlik, dönüşümlü başkanlık’ konusunu ‘kırmızı çizgi’ olarak gösterdi.
   Türkiye’nin garantörlüğünün devamını da şart koşan kadınların çoğunluğu, Cenevre toplantılarından olumlu bir sonuç alınacağına inanmıyor. Görüş belirtenlerin bir kısmı ise Rumlarla yeniden iç içe yaşamanın mümkün olmadığını ve mülkiyetin mahkeme yoluyla çözülemeyeceğini belirtti. 
Diyalog’a konuşan; K.T Kadınlar Konseyi Derneği Başkanı Latife Birgen, ÇATOM Kooperatifi Başkanı Arzu Pürtül, K.T Üniversiteli Kadınlar Derneği Uluslararası İlişkiler Başkanı Gülden Plümer Küçük, Geçitkale Kadınlar Birliği Başkanı Çelen Alicik, Vadili Kadınlar Kültür ve Sanat Derneği Başkanı Leyla Vurgun, Eski Akdeniz Kadın Derneği Üyesi Cansel Bozalan, Girne Türk Kadınlar Birliği Başkanı Mübeccel Kutay ve Eski Ergazi Kadınlar Derneği Başkanı Salime Aykulu Cenevre’deki toplantıdan beklentileri hakkındaki görüşlerini aktardı.

Latife Birgen: Mutabakat sağlanamadı
“Cenevre öncesi görebildiğim kadarıyla birçok konuda henüz iki taraf arasında bir mutabakat sağlanamadı. Bu nedenle Cenevre’de sadece iki tarafın iradesi ile bir sonuca ulaşılabileceğini düşünmüyorum. Ne olup biteceğini göreceğiz. Öte yandan endişelerimiz var. Başta Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden vazgeçilmemeli, iki toplum bir arada karışık yaşamamalı, iki kesimlilik sulandırılmamalı. Çapraz oy kullanılması iki kesimliliği sulandırıyor. Güzelyurt kesinlikle verilmemeli. İnsanlarımız 40 yıldır öyle ya da böyle oraya kök saldı. Önemli olan yaşayabilir bir anlaşmanın hayat bulmasıdır ve bu saydığım unsurlar da olmazsa bulunacak formülün yaşamayacağı kanaatindeyim.” 

Arzu Pürtül: Türkiye yoksa biz de yokuz
“Cenevre’den bir beklentim yok. Özellikle de Rum tarafından yapılan bizi yok sayan ve Kıbrıs Türklerini azınlık statüsüne sokan açıklamalara bakınca hiçbir beklentim kalmıyor. Rum lider Anastadiadis bizim Cumhurbaşkanımızı kendi ile eşit bir statüde görmediği sürece de taraflar arasında bir anlaşmanın olabileceğini düşünmek mümkün değildir. Siyasi eşitliğimiz, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğü vazgeçilmezdir. Türkiye’siz hiçbir şekilde güvende olacağımıza inanmıyorum. Türkiye varsa biz de varız yoksa biz de yokuz.” 

Gülden Plümer Küçük: Cenevre’den umutluyuz
“Biz 2003 Annan Planı döneminde de çözümü destekleyen bir kesimdik ve bu tavrımızdan vazgeçmiş değiliz. Farklı düşüncelerde olan arkadaşlarımız da var fakat genel olarak çözümün olmasını arzu ediyoruz. Cenevre’den bu kapsamda umutluyuz. Görünen o ki Cenevre’de bu kez iki liderin dışında da karar vericiler bulunmakta ve garantör devletler de orada olacak. Umuyoruz ki bu zirve bir çözümle noktalanır. Siyasal eşitliğimiz, dönüşümlü başkanlık, yönetimde eşit paylaşım ve eşit taviz veremeyeceğimiz noktalar arasında bulunuyor.” 

Çelen Alicik: Rumlarla birlikte yaşamak istemiyorum
“Ben şahsen Cenevre’den bir sonuç çıkacağından umutluyum ama bunu söylerken teslimiyetçi anlamında söylemiyorum. Sürecin sürüncemede kalmayacağına inanıyorum. Ya olacak ya olmayacak,  bu konuda bir sonuca varacağımıza inanıyorum. Yönetim kurulumuzun bu konuda bir görüş yok. Ben Rumlarla birlikte asla yaşamak ve mülk edinme haklarının Kuzeyde olmasını istemiyorum. Ben Güneyde malımı mülkümü bıraktım geldim ve talep etmiyorum. Yeter ki karışık yaşamayalım. Çözüm olacaksa da herkes kendi tarafında kalsın, dönüşümlü başkanlık yapılsın. Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinden de asla vazgeçilemez.” 

Leyla Vurgun: Bu defa çözüm olacak
“Çözümü her zaman arzuladım. Bana göre çözüm olmalı. Bundan dolayı umutluyum. Cenevre’de bu defa bir sonuç alacağız diye düşünüyorum çünkü dünya devletleri ve garantiler de orada olacak. Sn. Akıncı çok gayretli ve bu çabalarının karşılığını alacaktır. İki tarafın da güvenliği önemli. Türkiye’nin garantisi, her alanda iki eşit siyasal ve yönetim açısından da eşitlikten taviz verilmemeli.” 

Cansel Bozalan: Rumların talepleri karşılanabilir değil
“Bence Cenevre’den bir çözüm çıkmaz. Çünkü Rumların talepleri karşılanabilir düzeyde değil. Rumlar aşırı taleplerde bulunuyor. Toprak ve mülk, karışık yaşamak ve garantiler noktasında isteklerinin Türk tarafınca kabul edilebileceğini düşünmüyorum. Global bir çözüm bulunmazsa mülk sorunu çözülmez. Bireyselliğe indirilmesi bizleri bir çatışmaya götürebilir bu yüzden mülkiyette global çözüm gerekiyor.” 

Mübeccel Kutay: Çözümü mümkün görmüyorum
“Ben bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Rumların aşırı talepleri, Kıbrıs Türk tarafını yok sayma girişimleri, bizleri azınlığa düşürme eğilimleri devam ederken ve yabancılar kendilerini tam desteklerlerken bir çözümü mümkün görmüyorum. Türkiye’nin garantisi ve mal mülk konusunda değişimi kabul edemem. Onca acılar yaşadık, göçmen olduk, öldük, yok olmakla karşı karşıya kaldık. Bu acıları unutmak mümkün değil, bu yüzden birlikte yaşayamayız. Herkes kendi tarafında kalsın tek çatı altında siyasi iki eşit devlet olursa kabul edilebilir.” 

Salime Aykulu: Bizi bir kaşık suda boğarlar
“Cenevre’den bir çözüm çıkacağını sanmıyorum. Çünkü Rumlar bizleri istemiyor. Ellerinde olsa, bizleri bir kaşık suda boğarlar. Ben ve eşim savaş döneminde esir düştük çok acılar çektik bir daha da aynı şeyleri yaşamak istemiyorum. Cenevre’den de Rumların tavırları ve kini yüzünden bir çözüm çıkmaz. Mevcut halimizin neyi var, neyimiz eksik? İki taraf da kendi tarafında yaşıyor ve böyle de kalmalı. Rumların yüzünü bile görmek istemiyorum.”

Güncelleme Tarihi: 07 Ocak 2017, 09:00
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474