Türk Demokrasi Vakfı (TDV) tarafından 27 Mayıs darbesinin sonuçlarını tartışmak üzere düzenlenen toplantıda Liberal Demokrat Parti (LDP) Onursal Başkanı ve Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk’a plaket verildi. Plaketi, Besim Tibuk adına kızı Hande Tibuk aldı.
Ankara Kent Konseyi binasında düzenlenen toplantıda Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Anavatan Partisi eski Genel Başkanı Erkan Mumcu, Gazeteci Yazar Taha Akyol, Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanel Demirel konuşmacı olarak yer aldı.
Çok sayıda milletvekili, eski bakan ve siyasetçinin de katıldığı toplantıya başkanlık eden TDV Mütevelli Heyeti Başkanı Baki Mert, “1960 darbesi hepimizin için bir Ruanda inşa etti. Öyle bir hale geldik ki; devlet te öyle bir hale geldi ki, karşısında gördüğü herkesi devalüe etmeye ve tüketmeye yöneldi. 27 Mayıs'ın toplumsal hafızamıza çok büyük zararları oldu. En büyük fatura ise Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan ve Adnan Menderes’e çıkmıştır” diye konuştu.
“Darbe havasının günlük yaşamımıza, siyaset yapma alışkanlıklarımıza hiç mi etkisi olmamıştır?” sorusunu dile getiren Mert, “27 Mayıs sendromu bizi tüketen en büyük konu olmuştur. Bu konu ile yüzleşmemiz şarttır. Bu sendrom daha sonra kin ve öfkesini kendi evlatlarına yöneltmiştir. Kimdir bu evlatlar? Bu ülke için ölmeyi şeref sayan gençlerdir” dedi.
Türkiye bir kıskacın içinde
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ise 27 Mayıs'ı Türk milletinin kendi kaderine hükmetmekten alıkonulmasının miladı olarak niteledi.
Uysal, “27 Mayıs’ın meydana getirdiği tahribat ve zihinlerde açtığı yaraları değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Türkiye’de demokrasi Albatros sendromu içerisindedir. Bir tarafta kalkıp diğer tarafa yatan, ayakta duramayan bir demokrasimiz var. Yaşadığımız tüm tecrübelere rağmen bugün Türk demokrasinin önündeki en büyük mesele, mağdur olmamış hiçbir siyasal toplumsal kesimin kalmadığı bir noktada herkesin hukukundan emin olduğu, herkesin eşit fırsatlara sahip olduğu Türkiye’yi kurmaktan geçer” dedi.
Devletin gücü çocuklara yeterdi
Anavatan Partisi eski Genel Başkanı Erkan Mumcu, 60 darbesi sonrasında ilkokul çağını yaşadığını anlatarak şunları kaydetti:
“27 Mayıs’ın yıldönümlerinde akrabalarımın suratlarından düşen bin parça iken sizi bir şenliğe götürürlerdi. Devletin gücü ilkokul çocuklarına yeterdi. Bunu hiç unutmuyorum. Bana sorarsanız bugün de çok bir şey değişmedi.”
Siyaset bir uzlaşma kültürüdür
Siyasetin “kendini sınırlama ve uzlaşma kültürü” olduğuna dikkat çeken gazeteci yazar Taha Akyol ise 1950-60 yılları arasında iktidar ve muhalefetteki partilerin ortaya koyduğu davranışlardan örnekler vererek, “İktidarımız iktidar olmayı muhalefetimizi muhalefet olmayı demokrasi anlamında kavrayamadılar. Birinde güç zehirlenmesi, ötekinde yıkıcı muhalefet. Bütün bunların sonunda Demokrat Parti kendisini destekleyen aydınları kaybetti” dedi.
1957 sonrası Demokrat Parti oylarının yüzde 47’ye düştüğünü hatırlatan Akyol, “Demokrat Parti bundan ders almak yerine daha fazla baskı yaparak iktidarını tahkim etmeye yöneldi” diye konuştu.
Liberal demokrasi kolay değil
Liberal Düşünce Topluluğu Yönetim Kurulu Başkanı ve Çankaya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanel Demirel ise liberal demokrasiyi kurmanın kolay bir şey olmadığını hatırlatarak, “Çünkü liberal demokrasinin özünde güç elinizde iken o gücün itidali, sorumlu ve sınırlı olduğunu kabul etmeniz gerekiyor. Bu gerçekten kolay bir şey değil” dedi.
1950 Türkiye’sinde liberal demokrasi için uygun şartların mevcut olmadığını hatırlatan Prof. Demirel günümüzde ise iktidarların hukuku araç olarak görüp kendi iktidarının sınırlandırılmasından hazzetmediğini, bunun doğal sonucu olarak da liberal demokrasinin hayat bulmasının zorlaştığını söyledi.