banner564

Rumları uyardı

Güney Kıbrıs’ın Dışişleri Bakanı Hristodulidis “Türkiye’nin Kıbrıs’tan gitmesini başarmamız ancak Kıbrıs sorununun çözümüyle mümkündür” dedi

Rumları uyardı
banner598

    Güney Kıbrıs’ın Dışişleri Bakanı Nikos Hristodulidis, Doğu Akdeniz’de tırmanan gerginliği değerlendirirken, Kıbrıs sorununun çözümüne değindi ve çözüme karşı çıkan Rumlara ciddi uyarılar gönderdi.

   Fileleftheros gazetesine göre Hristodulidis’e, Güney Kıbrıs’ın işbirliği içerisinde bulunduğu bölge ülkeleri ile bölgedeki durumu ve Türkiye’nin davranışlarını görüşüp görüşmediği ve ortak bir eylem planı olup olmadığı da soruldu. Türkiye’nin tavrının, sürekli temas içerisinde oldukları bütün Doğu Akdeniz ülkelerine top yükün eylem gerektiği mesajı verdiğini söyleyen Hristodulidis Türkiye’yi “Bölgede karışıklık çıkaran, uluslararası hukuku dikkate almayan ülke” olarak suçladı, özetle şunları söyledi:
   “Tam da bu nedenle Kıbrıs sorunu en kısa zamanda çözülmelidir. Çünkü Türkiye’nin Kıbrıs’tan gitmesini başarmamız ancak Kıbrıs sorununun çözümüyle mümkündür.  Kıbrıs sorunu çözülmeden öncelikle elde edilecek şey,  Türkiye’nin revize edilmiş ve öngörülemez tavrıyla Kıbrıs’ta daimi varlığıdır.
   İki liderin 9 Ağustos görüşmesinin sonuçlarıyla oluşan bir perspektif olduğunu ve bunun, Genel Sekreter’in Berlin görüşmesinin ardından yaptığı açıklamayla da güçlendiğini düşünüyorum. Şu anda gereken,  uluslararası toplumun, BM Güvenlik Konseyi’nin, Genel Sekreter’in, AB’nin esasen Ağustos’ta başlamış olan prosedürün derhal devam etmesi ve en kısa sürede müzakerelere Crans Montana’da kalınan noktadan derhal başlamamız için Türkiye’ye koordineli müdahalesidir. BM Güvenlik Konseyi’nin, iyi niyet misyonu raporu vesilesiyle yapılacak bir sonraki görüşmesi, bu yönde net bir mesaj gönderilmesine iyi bir fırsattır.” 

ABD ile ilişkiler

   ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun baharda Güney Kıbrıs’a gitmesinin beklendiği hatırlatılarak bu ziyaretten beklentilerin neler olduğu sorulan Hristodulidis, ana hedeflerinden birinin de “olumlu bir yaklaşım temelinde ABD ile ilişkileri güçlendirmek” olduğunu, Kasım 2018’de “güvenlik konularındaki işbirliklerinin kurumsallaşmasıyla ilgili “Niyet Beyanı”nı da bu çerçevede imzaladıklarını söyledi.
   Hristodulidis kendisinin de geçen kasım ayında Washington’a giderek Pompeo ve ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilileriyle görüştüğünü ve orada bazı önemli kararlar alındığını, Pompeo’nun -Güney’e yapacağı ziyaretin de diğer ABD’li yetkililerin ziyaretlerinin de bu çerçevede olduğunu belirterek şunları ekledi:
“ABD tarafında, ilişkilerimizi güçlendirmek için siyasi irade bulunması ve aşamalı olarak bu yönde gelişmeler olduğunu görüyor olmamız çok önemlidir. Bu gelişmeler çeşitli başlıklara dayanıyor ve çok yakında yeni açıklamalar yapacağız. ABD ile ilişkilerin güçlenmesinin önemli bir boyutu da ABD’nin ikili ilişkilerimize artık Türkiye ile ilişkileri ve/veya Kıbrıs sorunundaki gelişmeler aracılığıyla bakmıyor olmasıdır. Gerçekten de bu iki konu, görüşmelerimizin gündeminde yer alıyor ve belirleyici öneme sahiptirler ancak ABD’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yaklaşımına artık birçok farklı unsur daha katıldı.”

EastMed’in önemi

   Nikos Hristodulidis’e 2 Ocak’ta Atina’da imzalanan EastMed boru hattı inşaatı anlaşmasının pratik sonuçlar mı vereceği yoksa bu anlaşmanın, Türkiye’nin faaliyetlerinin yarattığı baskı nedeniyle iletişim maksatlı mı yapıldığı soruldu. Öncelikle Doğu Akdeniz’deki doğal kaynakların değerlendirilmesi seçeneklerinin incelenmesi gerektiğine işaret eden Hristodulidis, bu seçeneklerin EastMed boru hattı, Güney Kıbrıs’ta terminali, Mısır’daki terminal birimlerine taşıma, yüzer tesis ve Türkiye’ye boru hattı olduğunu kaydetti.
   Türkiye’ye boru hattı döşenmesi seçeneğinin, mevcut durum nedeniyle olamayacağını ve incelenemeyeceğini söyleyen Hristodulidis “Diğer bütün seçenekler için hükümet olarak yapılması gereken her şeyi yapmak ve çeşitli seçenekleri olgunlaştırmak zorundayız. Kararı belirleyecek olan, rezervlerdir. Doğal gazın nakli için Kıbrıs ve Mısır’ın devletlerarası anlaşma yapması gerektiğinde ne olduğunu bir düşünün.  Hükümetler olarak, şirketler karar verirse, boru hattının yapılabilmesi için gerekli kurumsal çerçevenin oluşturulması maksadıyla devletlerarası anlaşma imzalamamız gerekti. Biz de hükümet olarak, her şeye hazırlıklı olabilmek için tam da yapılması gerekeni yapıyoruz.” 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473