banner564

Maraş konusu da tartışıldı

“Türkiye’nin Kıbrıs’ta Yeni Politikası ve Küresel Bölgesel Dengeler” başlıklı panelde önemli görüşler yer aldı

Maraş konusu da tartışıldı
banner598

Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Politikalar Merkezi (DAÜ KPM), Euro Politika Dergisi ve Doğu Akdeniz Politika Derneği iş birliğinde “Türkiye’nin Kıbrıs’ta Yeni Politikası ve Küresel Bölgesel Dengeler” başlıklı panel gerçekleştirildi. 
DAÜ’den yapılan açıklamaya göre; Girne’de gerçekleştirilen panele, eski Başbakan Ferdi Sabit Soyer, Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa Milletvekili Hasan Taçoy, Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, Emekli Büyükelçi Daryal Batıbay, DAÜ KPM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen ile Diyalog Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar konuşmacı olarak katıldı. 
Panelde, çözüm politikaları değerlendirilerek; diplomatik yöntemler masaya yatırıldı, Maraş konusu tartışıldı.

Akar: Kıbrıs politikaları istikrarsız
Diyalog Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar, 1974 sonrasında Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili politikalarının “istikrarsız” olduğunu, 1975’te kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin dünyanın hiçbir yerinde ayrılıkçı olarak görülmediğini ve bu sayede 1977 ve 1979 Doruk Antlaşmalarının imzalanabildiğini, bu antlaşmalarla Maraş’ın çözümünün öncelikli olarak kabul edildiğini söyledi.
Akar bugünkü “Maraş Vakıf malı mı?” tartışmalarının aslında “Kendi kendimizi aldatmaca ve iç siyasete yönelik bir tavır” olduğunu ifade etti.

Sözen: Kapsamlı bir paket şart
DAÜ KPM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, Türkiye’nin iki devletli çözüm politikasına dönüşünde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumunun etkili olduğunu vurguladı. 
Sözen, Maraş konusunun, kapsamlı çözüm ile BM şemsiyesi altında ve BM kararları ile ya da Taşınmaz Mal Komisyonu’nu etkin çalıştırarak davaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne götürmeden çözmekle mümkün olduğuna değindi.
Prof. Dr. Sözen, içinde kapalı Maraş’ın, Kıbrıslı Türklere doğrudan uçuşların, hidrokarbonun ve Türkiye’nin deniz ve hava limanlarını Kıbrıs Rum tarafına açabileceği kapsamlı bir paketin çözüme katkı yapacağına inandığını belirtti.

Soyer: İyi planlanmalı
Eski Başbakan Ferdi Sabit Soyer, 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Antlaşmalarıyla tarihte ilk defa Kıbrıs Türk halkına adanın geleceğinde eşit bir toplum statüsü verildiğini ifade etti.
Soyer, Türkiye’nin adanın toprak bütünlüğünün ve anayasal düzeninin garantörü olduğunu, bu ilkeleri göz ardı etmeye başlarsa bunun nerede duracağının kesinlikle belli olmadığını, halihazırda Birleşmiş Milletleri (BM) karşısına aldığını söyledi.
Soyer, Maraş konusunun uluslararası hukuka saygılı bir şekilde BM ile koordineli bir şekilde ele alınması gerektiğini, buraya gelip malını işletecek olan insanların statüsünün ve hukuk güvencesinin, yönetime nasıl katılacağının ve hangi yönetim mekanizmasına bağlı olacaklarının iyi planlanması gerektiğine dikkat çekti.

Taçoy: Yeni bir açılımdan bahsediliyor
Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa Milletvekili Hasan Taçoy, bugün yeni bir açılımdan bahsedildiğini, esasında bunun yeni olmadığını, 11 Şubat 2014 ortak deklarasyonunun Kıbrıs Türk Devleti ve Kıbrıs Rum Devleti’nin neşet eden egemenlikleri ile oluşan tek egemenliğe ve tek vatandaşlığa gidişi içerdiğini hatırlattı. 
Maraş konusunun bir örneğinin Mısır’da vakıf mallarına açılan davalar olduğuna işaret eden Taçoy, hem hakkını kaybedenlere haklarının verilmesi, hem de ekonomik anlamdaki gelişmelerin sağlanması için buranın açılmasının şart olduğunu söyledi.

Özersay: Tüketilmiş olan bir süreç 
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, 1968’ten günümüze geçen süre zarfında farklı tekniklerle ve farklı yerlerde bütün diplomatik yöntemlerin, farklı siyasi görüşlerden liderlerin katılımıyla denendiği ve tüketilmiş olan bir süreçten geçildiğine dikkat çekti.
Kategorik olarak başka bir ortaklık şeklini reddeden bir yaklaşım yerine, tarafların birbirlerinin statülerine halel getirmeyecek şekilde bir iş birliği tarifinin çok daha gerçekçi ve çok daha uygulanabilir bir model olabileceğine işaret eden Özersay, örneğin uluslararası gayri resmi doğal gaz konferansı ya da uluslararası şirketler üzerinden bu iş birliği modelinin şekillenebileceğini söyledi. 
Özersay, böyle bir iş birliğinin zaman içerisinde güvenin oluşmasını sağlayacağını ve ucunun evrimsel ortaklığa doğru devşirebileceğini düşündüğünü belirtti.

Batıbay: Rum tarafına hareket alanı sağladı
Emekli Büyükelçi Daryal Batıbay, Kıbrıs’ta 1963’te oluşan siyasi eşitsizliğin Türk tarafının aleyhine güçlendiğini söyledi. Batıbay, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs adına Avrupa Birliği’ne girerken Türkiye’nin Batı ile sorunlarının ve bölgesel yalnızlığının artmasının Rum tarafına geniş bir hareket alanı sağladığını, Rum tarafının artık federasyonu konuşmak yerine Kıbrıs sorununu adadaki iki toplum arasındaki bir sorundan, Türk tarafının Batı ile olan bir sorunu olarak dönüştürmeye ve kendi lehine işlediğini düşündüğü bu statükoyu sürdürmeye çalıştığını ifade etti.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474