banner564

Turizm sektöründe kendi kaderimizi yazmak şart 

Turizm sektöründe kendi kaderimizi yazmak şart 
banner598

Turizm endüstrisi koskocaman bir dünyayı temsil ediyor. Bu dünya yeni bir kurguya hazırlanıyor. Geçmişin ezberleri bozulacak, yeni hatta hiç alışık olmadığımız bir düzen gelecek. Bu yeni turizm dünya düzeninin geçmişin tüm yapısının daha farklı kişi ve iş dünyasının liderlerinin menfaatlerine göre şekilleneceği günden güne artan bir inanışa doğru sürükleniyor. Dünyada turizm sektörünü yöneten büyük tur operatörlerinin yanı sıra, çok ciddi networkü olan uçak şirketleri de var. Bunlardan bir tanesi belki de önem sırasına göre ilk beş içerisinde olan Türk Hava Yolları var. THY bu yeni düzene kendisini adapte etmeye çalışıyor. Kiminle birlikte? Tabii ki Kültür ve Turizm Bakanlığı ile. Sn Bakan Mehmet Nuri Ersoy “Yeni bir sertifikasyon sistemi üzerine çalışıyoruz.“ Bu sistem tamamı ile hijyen kuralları üzerine kurulmuş bir yapının üzerine inşa edilecek. Geçen haftaki yazımda da belirtmiştim misafir profili değişiyor yeni ihtiyaç ve beklentiler ön plana çıkacak.” “Biz ülke olarak dünyanın ilk altı turizm destinasyonu içerisindeyiz, uluslararası HACCP ve İSO sertifika programlarını dünyaya yayan şirketlerin de fikrini alarak yepyeni bir standardizasyona gidiyoruz dedi. “Ülkemiz bunları yapmak adına kendi kriterlerini belirleyerek kademeli olarak sektörümüzü KITOB, KITSAB, KITREB, CIB başta olmak üzere, diğer önemli turizm Sivil Toplum kuruluşları ile bir araya gelerek bu düzenlemeler için derhal tedbirleri almalıdırlar. HACCP ( Hazard Analysis On Critical Control Point) temizlik kurallarını ve modellerini uygulayan sertifikalı işletmeler ve personel tercih edilecek. Yeni bir turizm dünyası kurulmaya başlanacak ve ülke olarak Kuzey Kıbrıs buna hazır olmalı.
Bazı sesler yükseliyor, bunlar öncelik mi? Evet, çünkü geleceği kurgulamak için bugünden hazırlıklı olunması gerekli. Tıpkı benim geçen hafta “Yeni misafir profiline hazır olun dediğim gibi.“ 

Hatırlarsanız yazımı bitirirken gen bu hafta aşağıda belirttiğim ana noktalara dikkat çekmiştim. Turizm ve Çevre Bakanlığımız, Eğitim, Ulaştırma Bakanlığımız, Ekonomi Bakanlığımız hatta Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlıklarının kendi bünyelerinde üst kurullar kurularak Sivil Toplum kuruluşları ile birlikte harekete geçilmesi gerektiğini belirtmiştim. 1980’li yılların sonunda en son teşkilat şemalarının değiştiği kanunlar ile yürütülen bakanlıkların artık çağa ayak uydurmaktan uzak olduğunu da eklemiştim. Kendi uzmanlık alanım olan Turizm ve Çevre Bakanlığında ise atılması gerekli olan üç adımı da özetlemiştim. 


Turizm ve Çevre Bakanlığımız eksiklerini gidermeli 


1- Turizm Sektöründe İcraatın içinden gelen kişilerin oluşturacağı bir bilim kurulu (Yerel üretim ve Yerli İstihdam projelerini takip edecek, turizm lise, okul, üniversite kalifiye personel yetiştirilmesi ve sektöre yerleştirilmesi süreçlerini koordinasyon sağlanması, bölgesel yerel üretimlerin (gıda, meyve sebze, hatta küçük yerli sanayi üretimi konularında temizlik malzemesi teşvik kapsamında olan, endüstriyel üretim vs ). Hatırlarsanız, müthiş bir beklenti ile Dörtlü Koalisyon Hükümeti zamanında Başbakanımız Sn. Tufan Erhürman`ın da büyük destekleri ile “yerli üretim, yerel istihdam“ projesini hayata geçirmek için, ilk kez bu başlıkla alakalı, Turizm, Eğitim, Ulaştırma, Tarım ve Ekonomi Bakanlıkları, onların direk temas ettiği Sivil Toplum Kuruluşları, özel sektör ile iki kez birer ay ara ile bir araya gelmiştik. Tabii ki; ilgili bakanlıklar birçok kez kendi STK’ları ile bir araya gelerek ihtiyaç listeleri hazırlanmış, kısacası yerli istihdamı Turizm Sektöründe nasıl artırırız, ayrıca yerel üreticiyi nasıl sektörün içerisine sokarız anlamında büyük mesafeler alınmıştı. 
Hükümetler gelip geçici, ancak doğru siyasetlerin de mutlak surette devletin üst düzeyinde devam ettirilmesi gereklidir. Bu yapı mutlaka zorlanmalı, sektörün iş gücü istihdamları, yerel üretim açıkları, nasıl kapatılacağı istatistikler ile belirlenmeli ve bölgesel kalkınma planları ile düğmeye basılmalıdır. 

2- Turizm ve Çevre Bakanlığı bünyesinde oluşturulacak olan dinamik bir Turizm Tanıtma ve Geliştirme Ajansı. (Turizm Örgütünün yerini alacak Türkiye`nin de geçen yıl 2019 da oluşturduğu bir yapı). 
Yıllardır gündemimizi meşgul eden Turizm Bakanlığının himayelerinde kurulacak olan bir Turizm Örgütü olayı vardı. Şahsım da bu örgütün kurulabilmesi için birçok yasal düzenlemeler yapmış olmama rağmen, hatta sektör ve turizm örgütleri ile de el sıkışmış iken, bir türlü devletin o hantal bürokratik yapısını aşamamıştık. Yalnız son yıllarda, bizim attığımız bu çalışmalar Türkiye Cumhuriyetinden de çok yakından izlenmiş olmasına rağmen, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı müthiş bir Turizm Şurası gerçekleştirmiş, bu şura sonucunda da Turizm Geliştirme Ajansını kurmuştur. Bu ajansın görevi, Turizm Bakanlığının tamamı ile tanıtma ve pazarlama stratejilerini bakanlık yetkilileri ile belirleyerek, çağdaş, teknoloji odaklı, reformist düşünceleri tüm dünyanın turizm endüstrisine sokan bir anlayış ile çalışmasıdır. Kuzey Kıbrıs Turizm ve Çevre Bakanlığı olarak bizlerin de bu yapıyı oluşturacak adımları atmamız kaçınılmazdır. Sebebi ise, devletin tanıtma ve pazarlama hamlelerini yapacak dar bir finansın doğru yönetilmesi gereklidir. Bu bütçe, bu mekanizma içerisine bilirkişilerin enjekte edilmesi ile mümkün olacaktır. 

3- KKTC ve TC arasında yapılacak olan Ekonomik İşbirliği Protokolündeki turizm maddelerinin takip ve koordinasyonunun yürütüleceği idari bir mekanizma oluşturulması.
Bu madde aslında, bizlerin TC yetkilileri ile görüşmelerimizde son derece önem arz eden bir noktadır. Ekonomik İşbirliği Protokolü birçok reformu içermektedir. Bu reformların gerçekleşmesi, Türkiye Cumhuriyeti ile aramızdaki güven unsurunu çoğalttığı gibi, gerçekleşmemesi halinde özellikle KKTC tarafını büyük zorluklar ile karşı karşıya getirmektedir. Bu aşamalarda, işin ehli kişilerin, söylenen, verilen sözlerin yapılması ve maddelerin hayat bulması sadece tüm bakanlıkların kendi bünyelerinde bu reformları takip ve koordinasyonunu sağlayacak yapıların oluşması ile gerçekleşebilir. TC ile yaşananlar, maddi yardım, her şey bu protokollerin hayata geçmesi ile mümkündür. Artık TC bizden kısaca akılcı, gerçekçi, istikrarlı bir oluşum beklemektedir. Eğer kendi kaderinizi kendiniz çizemez iseniz ve gücünüz yoksa bu gibi dibe vuruşlar, geleceği inşa etme anlamında son derece önem arz eder. Gün günü kurtarmak değil, geleceği inşa etmekten geçer. Gelecek bugüne bağlı. 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474