Kuzey Kıbrıs’taki Rum arazileri üzerinde inşaat yaparak yabancılara satmakla suçlanan ve 500 günden beri Rum Merkezi Cezaevi’nde tutuklu bulunan İsrail kökenli iş adamı Simon Aykut, dünkü duruşmada aleyhine getirilen 242 suçlamadan 40 tanesini kabul etti. Bunun üzerine diğer tüm davaların geri çekildiği bildirildi.
İddianame, savcılık ve savunma arasında varılan anlaşmanın ardından sunuldu.
Kendisine yöneltilen ilk 242 suçlamadan 60'ı "dolandırıcılık amaçlı emlak işlemleri", 60'ı çalıntı arazi bulundurma, 62'si kara para aklama ve 60'ı da suç işlemek için komplo kurmakla ilgiliydi.
Savcı Andreas Aristides mahkemeye yaptığı açıklamada, "Dava, Temmuz 1974'teki askeri müdahalenin bir sonucu olarak Kıbrıs'ın devam eden Türk işgali bağlamında ortaya çıkıyor. Bu işgal, 160 binden fazla Kıbrıslı Rum'un şiddet yoluyla yerinden edilmesine yol açtı. İşgal, Kıbrıs hukukunu ve uluslararası hukuku ihlal eden fiili durumların yaratılmasıyla birlikte büyük çaplı bir tecavüz, yağma ve mülk gaspını da beraberinde getirdi" dedi.
Aykut'un kendisi hakkında ise, sanığın "İsrail, Portekiz ve Türkiye vatandaşlığına sahip" olduğunu ve "işgal altındaki topraklarda, yasal Kıbrıslı Rum sahiplerinin iznini almadan arazi geliştirme ve gayrimenkul inşaatı alanında faaliyet gösterdiğini" söyledi.
Aykut'un şirketi Afik Grubu'nun "uluslararası bir kitleye satışa sunduğu bir dizi turizm ve konut projesi geliştirdiğini belirten savcı; İskele, Esentepe, Tatlısu bölgelerinde Caesar Cliff, Caesar Resort, Caesar Beach, Caesar Blue, Caesar Breeze ve Caesar Bay projelerini gerçekleştirdiğini belirtti.
Savcı; bu komplekslerin toplam 394 bin 969 metrekarelik bir alanı kapsadığını ve piyasa değerinin de 36 milyon Euro’nun biraz üzerinde olduğunu sözlerine ekledi.
Oğlu ısrarcı oldu
Aykut'un avukatı Maria Neophytou, müvekkilinin "tamamen güvendiği oğlunun ısrarıyla hareket ettiğini" belirterek, cezanın hafifletilmesini talep etti.
Aykut'un rolünün "resmi idari görevlerle sınırlı" olduğunu ve gayrimenkul geliştirmenin "planlanması veya yürütülmesine katılmadığını" belirten avukat
"Bir babanın oğluna olan sevgisi, ceza gerektiren bir niyete dönüştürülemez. Sanık olayın arkasındaki beyin değildi ve kişisel çıkar sağlama amacı da yoktu" dedi.
Aykut'un sağlık durumuna da değinen Neophtou, Aykut'un "hayatının son üçte birini yaşadığını" ve "ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduğunu" söyledi.
Ayrıca, geçen yıl Derinya Sınır Kapısı’nda tutuklanmadan önce sabıka kaydının temiz olduğunu, suçunu kabul ettiğini ve samimi pişmanlık duyduğunu" belirtti.
"Simon Aykut beraat değil, adil ve insani muamele istiyor, böylece son yıllarını ailesinin yanında onurlu bir şekilde geçirebilir" dedi.