banner564

Dört bakan gönderiyor

Hristodulidis, Birleşik Arap Emirlikleri ile su ve enerji alanında ilişkilerin ileri götürüleceğini açıkladı

Dört bakan gönderiyor

   Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, 2026 yılına ilişkin beklentilerini açıklarken, özellikle su

ve enerji konularında Birleşik Arap Emirlikleri’yle (BAE) ilişkilerin ileri götürüleceğini söyledi.

   Fileleftheros gazetesine göre “Dört Bakan kısa süre içinde Birleşik Arap Emirlikleri’ne gidecek” diyen Hristodulidis, Great Sea projesinin de ileri götürüleceğini vurguladı.

   Bir soru üzerine dış politikada gerçekleşen her hamlenin iç politikayla da doğrudan ilişkili olduğunu ifade eden Hristodulidis, yakın zamanda Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fransa ve İsrail’le yaptıkları anlaşmalarla 2026'dan itibaren diğer ülkelerle imzalayacakları anlaşmaların pratik anlamda hedeflerini ileriye götürmeye çalıştığını ifade etti.

   Ortaya çıkan elle tutulur sonuçları görmekten mutluluk duydukları bir diğer hedefin ise Avrupa Birliği’nin (AB) kendileri sayesinde Orta Doğu’nun önemini fark etmesi olduğuna işaret eden Hristodulidis, Güney Kıbrıs’ın AB Konseyi Dönem Başkanlığının açılış töreni için 7 Ocak’ta Rum kesimini ziyaret edecek Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von Der Leyen’in daha sonra Suriye, Ürdün ve Lübnan’ı ziyaret edecek olmasının önemine işaret etti.

   AB’nin artık bölgenin önemi, anlamı ve rolünü anladığını dile getiren Hristodulidis, bölgenin aynı zamanda ABD’yle bir yakınlaşma noktası teşkil ettiğini ve ABD’nin de geniş kapsamlı iş birliği perspektiflerine ilgi gösterdiğini söyledi.

   Bu ilginin “Hindistan, Orta Doğu ve Avrupa Ekonomik Koridoru” (IMEC) olarak isimlendirilen stratejik öneme sahip belirli projelerin uygulanması yoluyla ifade edilebileceğini kaydeden Hristodulidis, Hindistan Başbakanı Narendra Modi’nin 20 yılın ardından ilk kez Güney Kıbrıs’a gerçekleştirdiği ziyarete de atıfta bulundu.  

Hiçbir şeyin tesadüf olmadığını da söyleyen Hristodulidis, tüm eylemlerinin belirli bir amacı olduğunu ve bunların geniş kapsamlı stratejilerine dayandığını söyledi.

   İsrail ziyaretinde IMEC isimli ekonomik ve jeostratejik koridora nasıl somutluk kazandıracaklarını da ele aldıklarını dile getiren Hristodulidis, bu çerçevede Great Sea Interconnector (GSI) projesinin de uzun ve kapsamlı şekilde ele alındığını; bu hususta derhal harekete geçilmesi gerektiğinin vurgulandığını belirtti.

   Aynı görüşme çerçevesinde Lübnan hükümetiyle kısa süre önce aldıkları karara da atıfta bulunduğunu dile getiren Hristodulidis, Güney Kıbrıs-Lübnan elektrik bağlantısı için Dünya Bankası'na başvurduklarını dile getirdi.

İsrail ile ortak savunma

   İsrail’le savunma iş birliğinin ne öngördüğünün kendisine sorulması üzerine ise Hristodulidis, iş birliğinin öngördüğü şeyin daha çok ortak askeri tatbikatlar yapılması; Güney Kıbrıs, İsrail ve muhtemelen Yunanistan’daki savunma endüstrisi şirketleri arasında sinerjiler oluşturulması; Avrupa fonlarına eşirim ve ülkede yeni iş imkanları yaratılması olduğuna işaret etti.

   İş birlikleri aracılığıyla Güney Kıbrıs’ın savunma sanayine de dikkat çektiklerini dile getiren Hristodulidis, bunun Fransa’yla yaptıkları anlaşmanın bir parçası olduğuna da işaret etti.

   Hristodulidis, İsrail’le savunma konusundaki iş birliğinin Rum Yönetimi’nin caydırıcılık gücünün güçlendirilmesi için askeri ekipman satın alınmasını da öngördüğünü ve Rum Yönetimi’nin caydırıcılık gücünün güçlendirilmesinin en üst öncelikleri olduğunu ifade etti.

Türkiye değişir mi?

   Hristodulidis “Tüm bu hamleler Türkiye’yi değiştirebilir mi yoksa Kıbrıs sorununda daha da mı sertleştirecek?” sorusuna özetle şu yanıtı verdi:

   “Biz kesinlikle Türkiye’nin ne yaptığına göre hareket etmiyoruz ve hiçbir şeye de sıfır toplamlı oyun (zero sum game) gibi yaklaşmıyoruz. Biz olumlu bir yaklaşım temelinde faaliyet gösteriyoruz ve Türkiye’ye yönelik mesaj da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yalnız başına olmadığıdır. Kıbrıs Cumhuriyeti güvenlik konusunu ileriye götüren iş birliklerinin ve ittifakların bir parçasıdır ve bu kuşkusuz çok önemlidir.”

   Sözlerinin devamında “samimi olmak gerekirse iç cepheden Kıbrıs sorununda baskı hissetmediğini” de dile getiren Hristodulidis, “Olayların nasıl gelişme göstereceğini bilmemekle birlikte, genel olarak konuşacak olursak ise, Kıbrıs sorunu çözülürse Türkiye’yi bölgesel iş birliklerinden dışlamadıklarını” ifade etti.

   “Türkiye’nin genel tavrı ve neo-Osmanlı tutumuyla kendi kendini dışında tuttuğunu” öne süren Hristodulidis, “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak inisiyatifler üstlenmelerinin ise önemli olduğuna işaret etti.

Erhürman, Tatar’dan farklı

   Hristodulidis, KKTC Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman'ın "kendisinin by-pass edilip, Güney Kıbrıs'ın doğrudan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuşmak istediği"ne ilişkin eleştirilere değinerek şunları söyledi;

“Sayın Erhürman’ın bu husustaki tepkisiyle hem fikir değilim. Son zamanlarda çoğu durumda Türkiye’yle gayri resmi olarak ve/veya üçüncü devletler aracılığıyla konuştuk. Kıbrıs Cumhuriyeti herkesle konuşan, uluslararası anlamda tanınmış bir devlet, bir AB üye devletidir.”

  Erhürman’ın KKTC Cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle bir şeylerin değiştiği konusundaki izlenimle hem fikir olup olmadığı sorusuna karşılık ise Hristodulidis, “Sayın Erhürman kesinlikle Sayın Tatar’dan farklıdır. Kendisiyle tanıştığınızda bunu kolaylıkla görebilirsiniz” yanıtını verdi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474