Yunanistan’ın Eski Başbakanı Aleksis Çipras’ın ‘İthaki’ adını verdiği kitabının satışa sunulduğu ve özellikle Kıbrısla ilgili bölümün büyük ilgi uyandırdığı bildirildi.
Fileleftheros gazetesinin haberina göre Çipras kitabında, “SİRİZA” hükümetinin o dönemde, Kıbrıs sorununun iç konularına karışmama ve sadece güvenlik başlığıyla ilgilenme kararı aldığını ifade etti.
Çipras, Türk askerinin çekilmesi ve Yunanistan, Türkiye ve İngiltere’yi ilgilendiren garantörlük konusuna müdahil olma kararını aldıklarını belirtirken Kıbrıs Rum tarafıyla, müzakerelerin olumlu sonuçlanacağına dair ciddi göstergeler bulunmadan kendisinin sürece müdahil olmaması yönünde ortak tez oluşturduklarını vurguladı.
Müzakerelerde, kendisinin de Cenevre’ye gitmesine olanak tanıyacak, özellikle de güvenlik ve garantiler konularında ilerleme sağlanmasını sabırsızlıkla beklediğini savunan Çipras, Crans Montana’da BM Genel Sekreteri’nin “Guterres Çerçevesini” sunmasının Yunan ve Kıbrıs Rum tarafının önemli bir başarısı olduğunu, bu çerçevenin adil ve kalıcı bir çözümün temelini oluşturabileceğini iddia etti.
Çipras, buna karşın “Türk tarafının 6 Temmuz akşamı gerçekleştirilen yemekte, çerçeveyi müzakere temeli olarak kabul etmeme şeklinde ortaya koyduğu uzlaşmaz tutumunun, kendisinin ve Türkiye Başbakanının konferansa katılmasına olanak tanımadığını ve müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasına sebep olduğunu” öne sürdü.
Habere göre Çipras kitabının devamında şu ifadeler yer verdi:
“Müzakerelerde olumlu bir parlama gerçekleştiği o anda, Türk Dışişleri Bakanı’nın BM Genel Sekreteri’ne garantiler konusunda söyledikleri bana iletilince Nikos Anastasiadis’le önemli bir görüşme gerçekleştirdim. Anastasiadis’e, olumlu bir beklenti olması durumunda yapacağım konusunda uzlaştığımız şekilde İsviçre’ye gitme niyetimi dile getirdim. Ancak O çok temkinliydi. Türk tarafının blöf yaptığına inanıyordu ve benim çok temkinli iyimserliğime katılmıyordu. Belki de iyi gitmediğini ve hayal kırıklığı içerisinde olduğunu söylediği iç meselelerle ilişkin müzakerelerden de etkilenmişti. Her halükarda, İsviçre’ye gitmeme ilişkin olumsuz tutumu, Türk Dışişleri Bakanı’nın BM Genel Sekreteri’ne garantilerin kaldırılmasına ilişkin verdiği mesajın aslı olup olmadığını veya Türk tarafının bir blöfü mü olduğunu başbakanlar düzeyinde araştırmamıza imkan tanımadı."

